Özgüven; kişinin olumlu benlik algısı, kendini kabullenmesi, yapabileceklerinin farkında olması, kendine saygı duyması olarak tanımlanabilir. Bebeğin doğduğu andan itibaren gelişmeye başlayan özgüven duygusu ilk olarak ilk ilişkisini kurduğu bakımvereniyle şekillenir. İlk bağlanma sürecinde bakımvereniyle yaşadıkları, bebeğin kendine olan güveninin olumlu ya da olumsuz gelişmesinde etkilidir. Süt emerken hissettiği şefkat, kabul duygusu, göz temasında kurduğu olumlu ilişki hissi, değerli olduğuna dair aldığı mesajlar özgüveni olumlu yönde geliştirir. Özgüven ilk olarak ailede gelişmeye başlar. Ne olursa olsun ailesinin onu kabul ettiğini ve değer verdiğini hisseden çocuk olumlu bir benlik algısı geliştirir. Daha sonra da çocuğun okula başlamasıyla dışarıda kurduğu ilişkiler özgüvenini etkiler.
Ebeveyn tutumları özgüvenin temelini oluşturan öncelikli faktörlerdendir. Bir ebeveyn katı kurallarıyla ve sert yaklaşımlarıyla çocuğu fazla kısıtlayıp özgüvenini zedeleyebilecekken başka bir ebeveyn hiç kural koymayarak ve çocuğu çok serbest bırakıp nerede duracağını öğretmeyerek yine özgüvenini olumsuz etkileyebilir. Çünkü çocuk sınırları konulmazsa ne zaman nerede ne kadar eylemde bulunacağını bilemez ve bu bilinmezlik onun kendine güvenmesini engelleyebilir. Gerekli sınırlar içinde özgür yetişen, başarısızlıklarıyla eleştirilmeyen, yaşına ve gelişimine uygun beklentilerde bulunulan çocuk özgüvenli bir birey olarak hayatına devam eder. Özgüvenli birey demek; gelecekteki yaşamında düşüncelerini çekinmeden ifade edebilen, kendine ve başkalarına saygı duyan, hata yaptığında bunu fazla genelleyip kendini sürekli suçlu hissetmeyen, kendini olduğu gibi kabul eden ve eksik yönlerini gerçekçi bir şekilde bilip geliştirmeye çalışan, kurduğu ilişkileri düzgün yürütebilen ve bu ilişkilerde yaşadığı problemleri sağlıklı bir şekilde çözmeye çalışan, yaşadığı zorluklarla doğru bir şekilde başa çıkabilen birey demektir.
Fiziksel ve duygusal ihtiyaçları doyurulan çocuğun olumlu benlik algısı gelişir ve aynı zamanda bu çocuklar olumsuz yaşantılarla daha kolay başa çıkabilirler. Çocuğun ihtiyacını karşılarken gerçekten ihtiyacı olan kadarını verdiğimize ve kendi halledebileceği kısımlara müdahale etmediğimize emin olmamız gerekir. Örnek: Bir çocuk düştüğünde kendi kendine kalkabileceği kadar ona uzak, kalkmak için yardıma ihtiyaç duyarsa orada olduğunuzu bileceği kadar yakın olmalısınız.
Özgüven eksikliği belirtileri:
- Sosyalleşirken zorlanır
- Yaptığı çoğu şeyden sonra karşısındakinin onayını bekler
- Ebeveynlerinden ayrılırken zorlanır
- Çekingen tavırlar sergiler
- Problemlerle baş etme becerileri zayıftır
- İletişim kurmakta zorlanır
- Sorumluluk almaktan kaçınır, başaramayacağını düşünür.
Çocukların özgüvenini nasıl destekleyebilirsiniz?
- Dinlemek. Çocuğunuz bir şey anlatırken onu kendinizi vererek dinlemeniz ona söylediklerinin ve kendisinin değerli olduğuyla ilgili mesajlar verir.
- Fikir almak. Eve bir şey alırken, bir yere giderken ya da çeşitli basit konularda aile üyelerinden çocukların da fikirlerini almak önemsendiğini küçük yaşta ona öğretir ve ileride fikrini paylaşmaya çekinmeyen bir yetişkin olmasına yardımcı olur.
- Onlara sık sık onlarla vakit geçirmeyi sevdiğinizi, çok düşünceli, eğlenceli, kibar (örnekler ihtiyaca göre çeşitlendirilebilir) bir çocuk olduğunu söyleyerek olumlu benlik algısı geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz.
- Hatalarını, yanlışlarını görüp uyarırken kişiliğine değil davranışlarına eleştiri yapmalısınız (“Yaramaz bir çocuksun” değil de “Bu hareketlerin doğru olmadı” gibi). Böylece çocuk hatalarından sonra sevdikleri tarafından artık kabul görmeyeceği algısına ve suçluluk hissine kapılmaz.
- Başarılarını abartılı olmayan bir şekilde takdir etmek. Her çocuğun pekiştirece ihtiyacı farklıdır. Özgüven konusunda biraz daha fazla zorlanan çocuklar onaya ve takdire biraz daha ihtiyaç duyarken diğer çocuklara ihtiyacından fazla onay vermek her yaptığı başarıda onay beklemesine ve bunu ileriki hayatına taşımasına sebep olabilir. Bunun dışında ihtiyaç durumunda ve yeri geldiğinde yapılan onay ve takdir çocuğun yaptıklarının görüldüğünü, değerli olduğunu, kabul gördüğünü anlayıp iyi hissetmesini sağlar.
- Çocuklardan gelişim düzeylerine uygun beklentilerde bulunmak. Her yaşta çocuğun alabileceği büyük küçük sorumluluklar mutlaka vardır. Çocuktan yapabileceği kadarını beklemek ve yaşının gerektirdiği becerilere ulaşması için adım adım desteklemek önemlidir. Yapabileceği kadarını ve yaşına uygun olanı ondan beklerseniz çocuk bunları yapabildikçe başarmanın verdiği mutlulukla kendine güvenmeye başlar. Eğer “yapamam, başaramam” gibi düşünceleri varsa o çocuğun yaşının çok daha altında bir beceriyi görev vererek yaptığı zaman takdir edip başarma deneyimi yaşatmanız önemlidir.
- Gereksiz müdahaleden kaçınmak: Desteğe ihtiyacı varken çocuğun yanında olduğunuzu bilmesi ona iyi gelir. Fakat bazı ebeveynler bunu her durumda ve ihtiyaç olmadan da yapabiliyor ve böyle durumlarda çocuk kendi kendine bir şeyler yapma becerisini kazanmakta zorlanıyor. Çocuk bir duruma üzüldüyse, bir sorun yaşadıysa hemen o problemi ortadan kaldırmak yerine biraz o duyguda kalmasına izin verin. Problemi nasıl çözeceğine ilişkin düşünmesine fırsat sağlayan bu süre aynı zamanda bu olumsuz duyguya karşı toleransını artırıp nasıl başa çıkacağını görmesini sağlar. Müdahale edip etmemeniz gerektiğini nasıl anlarsınız? Durup bir düşünün: Bu müdahaleyi yapmazsam fiziksel ya da duygusal olarak önemli bir zarar görür mü? Müdahale edersem ne zarar görür ve hangi becerileri kazanması gecikir? Bu yardıma gerçekten ihtiyacı var mı yoksa kendi kendine başa çıkabilecek potansiyeli var mı?